


Film
Kısa Film ve Uzun Metraj filmlerimiz
Sessiz Çığlık
Melek Zamanı
SESSİZ ÇIĞLIK- MELEK ZAMANI
Bazı yolculuklar haritalarda değil, insanın içinde başlar. Sessiz Çığlık – Melek Zamanı, köklere dönüşün, bastırılmış duyguların ve söylenemeyenlerin hikâyesidir.
Can, Tokat’ın Çamlıbel Köyü'nde doğup büyümüş, gençliğinde şehirde kalmayı tercih etmiş biridir. Babası Hasan ise yıllardır büyükşehrin karmaşasında Tokat özlemiyle yaşayan, geçmişin kokusunu içinde taşıyan sessiz bir adamdır. Her sohbetin ucu mutlaka köye, odun dumanına, taş evlerin sessizliğine, dağların ardına varır. Hasan, çocukluğundan beri bir alışkanlık haline getirdiği gibi,

köy yollarında station wagon’un bagajında yatmayı severdi. Oğluyla çıktıkları küçük gezilerde bile bu alışkanlığını sürdürür, dağları geriden izleyerek kendine ait bir yolculuk yapardı. Şimdilerdeyse, ancak Can’ın yoğun işleri arasında zar zor ayırabildiği zamanlarda bu özlemine kavuşabilir.
Can’ın içten içe âşık olduğu Melek de Tokatlıdır. Fakat Melek’in hayatı şehirde, katı bir eşin baskısıyla şekillenmiş, köyüne dönmek onun için bir hayalden öteye geçememiştir. Tokat’a adım atmak, onun için geçmişiyle ve özgürlük arzusuyla yüzleşmektir. Melek’in gözleri Can’ın içini yıllardır sızlatır, fakat kelimeler hep eksik kalır.
Bir gün Can, babasını köye götürmeye karar verir. Hem Hasan’ın özlemini dindirmek, hem de kendi iç dünyasında çözemediklerini anlamlandırmak için. Her şey birer simgedir bu filmde. Tokat’ın doğası, yalnızca bir fon değil, karakterlerin iç dünyasını yansıtan bir aynadır. Dağlarıyla derin, evleriyle sıcak, taş yollarıyla dürüst ve sarsıcıdır. Tokat; geçmişin, aidiyetin ve aslında söyleyemediklerimizin toprağıdır. Tokatın bin adımda bin yıl atmosferi karakterlerin yürüyüşü izler taşır bunlarda birer metafordur


Hermes’in öğretilerinde inisiye olan kişi, evrenin işleyişini yedi temel prensip üzerinden kavrar.
Benzerlik (Correspondence), “Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır” anlayışını temsil eder; insanın içiyle evrenin uyumunu fark ettirir. Titreşim (Vibration), her şeyin sürekli hareket hâlinde olduğunu ve durağanlığın bir yanılsama olduğunu öğretir. Zihincilik (Mentalism), evrenin özünde zihinsel bir yapı olduğunu; düşüncelerin ve bilinç düzeyinin gerçekliği şekillendirdiğini gösterir. Ritim (Rhythm), yaşamın iniş çıkışlarının, gece ile gündüzün, nefes alış verişin doğal döngüsünü anlamak ve dengeyle kabul etmektir.
Kutupluk (Polarity), zıtlıkların aslında aynı gerçeğin farklı uçları olduğunu, karanlıkla aydınlığın, soğukla sıcağın birbirini var ettiğini açıklar. Sebep ve Sonuç (Cause and Effect), hiçbir şeyin rastlantısal olmadığını; her eylemin bir sonuç
doğurduğunu kavratır. Cinsiyet (Gender) ise her varlıkta eril ve dişil niteliklerin bulunduğunu, yaratılışın bu iki gücün dengesinden doğduğunu anlatır. İnisiyeler için bu yedi prensip, hem içsel yolculukta hem de evrenle kurulan ilişkide birer rehberdir. Bu öğretilerle yaşayan kişi, doğanın yasalarıyla uyumlu olur ve bilgelik yolunda dengeyi bulur.
Hermes’in öğretilerinde inisiye olan kişi, evrenin işleyişini yedi temel prensip üzerinden kavrar. Benzerlik (Correspondence), “Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır” anlayışını temsil eder; insanın içiyle evrenin uyumunu fark ettirir. Titreşim (Vibration), her şeyin sürekli hareket hâlinde olduğunu ve durağanlığın bir yanılsama olduğunu öğretir. Zihincilik (Mentalism), evrenin özünde zihinsel bir yapı olduğunu; düşüncelerin ve bilinç düzeyinin gerçekliği şekillendirdiğini gösterir. Ritim (Rhythm), yaşamın iniş çıkışlarının, gece ile gündüzün, nefes alış verişin doğal döngüsünü anlamak ve dengeyle kabul etmektir.
Kutupluk (Polarity), zıtlıkların aslında aynı gerçeğin farklı uçları olduğunu, karanlıkla aydınlığın, soğukla sıcağın birbirini var ettiğini açıklar. Sebep ve Sonuç (Cause and Effect), hiçbir şeyin rastlantısal olmadığını; her eylemin bir sonuç doğurduğunu kavratır. Cinsiyet (Gender) ise her varlıkta eril ve dişil niteliklerin bulunduğunu, yaratılışın bu iki gücün dengesinden doğduğunu anlatır. İnisiyeler için bu yedi prensip, hem içsel yolculukta hem de evrenle kurulan ilişkide birer rehberdir. Bu öğretilerle yaşayan kişi, doğanın yasalarıyla uyumlu olur ve bilgelik yolunda dengeyi bulur.

